Monday 18 May 2009

Just... Stand Up And Walk Towards Me


Bu yazının 'film bana dedi ki' ya da 'filmden bana kalanlar' gibi maddeleri olmayacak. Zira, filmden bana kala kala, suratıma gerilmiş sırıtışı yüz kaslarımı isyan ettirmeyecek bir seviyeye indirme çabası kaldı. İstanbul halkının ve metro sakinlerinin, sahneler aklıma geldikçe yüzümde beliren irili ufaklı diğer sırıtışları da 'baharın getirdiği iç taşması' nev'inden değerlendirmelerini umacak kadar da naif bir insanım ayrıca.

Buradan Hollywood film yapımcılarına seslenmek isterim; insanın kazaya kast etme ihtimalini olur olmaz arttırmaya lüzum yok. Hayatta kazara olan şeyler böyle filmlerdeki gibi sonlanmıyor tabi. Tak doğum sertifikası, tak evlisin, tak aradığını dahi bilmediğin adamı buldun cicim. Yok öyle... Bırakın insanların ayakları yere bassın canım. Ama diyorsanız ki, şekerim bırak da bir 90 dakika basmasın ayaklarımız yere, o zaman buyrun size Jeffrey Dean Morgan. Sefanız olsun.

Efenim değinmeden geçemeyeceğim, biz Hintliler (ehhi), The Accidental Husband'ta da görülebileceği üzere eğlenceli insanlarız vesselam. İyi komşuyuz, iyi dansçıyız, iyi aşçıyız, yeri geldiğinde de iyi aileyiz. Yine bekleriz...

'I look at her and I see... I see my whole life.'
8/10

No comments:

Post a Comment

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails