Tuesday 5 May 2009

John Will Hancock Smith

Evsiz, ayyaş, antisosyal süper kahraman!

- People don't like you Hancock.
- Do I look like I care what people think?
Hancock'un aidiyet duygusunda bir gedik var. Hatırlamadığı bir geçmiş, sınırlarını bilmediği ve kaynağını açıklayamadığı bir güç... Üstüne yalnızlık... Bir de sosyal izolasyon... Buyrun antisosyal kahraman! Alışveriş merkezlerine ya da festival meydanlarına dalıp kalabalıkları paralamadığına dua edelim.

Theron, kendi halinde ev kadınlığından öfkeli süper kahramana, oradan da kalbi kırık süper kahramana öylesine ustalıkla geçiş yaptı ki, hayran olmamak elde değil. Film hiç beklemediğim bir şekilde drama ve romansa dönüştü.
- I gotta wonder what a kind of a bastard I must have been, that nobody was there to claim me. I mean, I am not the most charming guy in the world, so I've been told, but... nobody?
Mary, Hancock'ı evin duvarından dışarı fırlattıktan sonra, Hancock bir arabanın tuz-buz olmuş ön camı üzerinde şaşkın şaşkın yatarken anladım ki, insanın hayatında kendisine meydan okuyacak biri/bir şey olmadığında, mana ortadan kalkıyor. Bazen hayat bu işlevi üstleniyor ve kendisi bize meydan okuyor. İçinden geçerken zor gelse de, kimi dönemeçler bizi, tam da olmak istediğimiz kişi yapıyor.
- And you chose...to let me think I was here alone.
- I didn't think you'd miss what you didn't remember.
Charlize Theron ve Will Smith arasında, hastanede geçen diyaloglar, Hancock'ın yaralarına ve kişisel tarihine dair aldığı bilgiler, aidiyet duygusundaki gediği kapattıkça, Hancock ve Mary arasındaki mesafe de azaldı.


İnsanların ortak tarih biriktirişlerini düşündüm sonra. Kim olduğumuzu belirlemede ve karşımızdaki insanla aramızdakinin ne olduğunu belirlemede bu ortak tarihin ne kadar kritik rol oynadığını. Shall We Dance'te Susan Sarandon'ın canlandırdığı karakter bir noktada şunu söylüyordu;
We need a witness to our lives. There's a billion people on the planet... I mean, what does any one life really mean? But in a marriage, you're promising to care about everything. The good things, the bad things, the terrible things, the mundane things... all of it, all of the time, every day. You're saying 'Your life will not go unnoticed because I will notice it. Your life will not go un-witnessed because I will be your witness'.
Hancock keyifli, tatmin edici bir Will Smith seyri sunarak pek bir keyifle anacağım filmler arasına girmiş bulunmakta, alkışlıyoruz.

8/10

No comments:

Post a Comment

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails